Tüm dostlarım, kardeşlerim ve üstadım için. . .
Benim en hassas olduğum konulardan biri üzerinde yazıyorum. Aslında bu yazıyı uzun süre önce yazmam, sözcüklerimi çok daha önceden hayata geçirmem gerekirdi ama olmadı bir şeyler eksikti ve eksik parça tamamlandı. Artık yazıya nefes aldırmanın zamanı gelmişti. Yine de kalemimden ve sözcüklerimden bu gecikme için sizlerin huzurunda özür dilerim.
Dediğim gibi hassas olduğum konulardan birisidir başlıkta geçenler. Tabii benim gibi bu tür değerlere önem veren insanlar da yine benim gibi düşünüyorlar. Neyse, diğer insanlardan ziyade kendi ruh hallerimden bir şeyler paylaşmak istiyorum. Yani bu hassasiyetin aslında ne boyutlarda olduğunu belirtmek istiyorum.
Eksik parçadan bahsetmiştim girişte. Aslında bu yazının hayata geçmesi için o eksik parçaya gerek yoktu. Yani taşlar zaten yerindeydi ama hayat size her zaman adil davranmıyor. İstediğiniz şeyler, hayalini kurduğunuz şeyler gerçekleşmiyor. Sanırım bu eksik parça da yitip giden hayallerimden birisi. Ben ki Celtics’imin doğu sonuncululuğundan bir sene sonra şampiyonluğuna tanık olan insanım. O yüzden umudumu her zaman koruyacağım tabii ki sonuçta hala nefes alıyorum ve bu bile yeterli…
Eksik parça… Aslında gerçekleşmesi hiç beklemediğim bir olaydı. Yani beklemiyordum, hak etmiyordum ama oldu işte. Derler ya olanla ölene çare yok diye sanırım benimkisi de o hesap. Bilirsiniz, iyi bir insanımdır. Hiçbir sevdiğime bilerek, isteyerek asla zarar vermem, onları üzmem, kırmam. Hatalarım elbette olmuştur ve olacaktır da ama bildiğiniz gibi adı üstünde hata yani isteyerek yaptığım bir şey değil. İyi bir insanım derken sakın kendimi beğendiğimi veya diğer insanlardan üstün gördüğümü düşünmeyin sakın. Alçak gönüllülük de benim için önem arz eden değerlerden birisidir. Bu doğrultuda zaten karakterimi, kişiliği biliyorsunuz. Geçenlerde maalesef istemediğim bir olay yaşadım. Gerçekten çok sevdiğim bir insan verdiği sözü tutmayarak arkasına bakmadan bıraktı ve gitti. Benim de hatalarım oldu ama olsun insan verdiği sözü tutmalı değil mi? Hele bu sözü temsil eden nesneye de sahipse, bunu herkese gösterebiliyorsa ama olmadı işte ve gitti.
Anladım ki herkesin ve her şeyin üstünde tuttuğum bu insan maalesef beni kabullenemedi. Beni ben olduğum için kabullenemedi. Ona ters geldim, uyuşmadım sanırım. Olsun canı sağ olsun. Belki sonra döner. Ama diyorum ya dostlar, kardeşler diye işte o fark burada ortaya çıktı. O farkı burada belli etti.
Benim için nedir kardeş peki? Vefa’nın sadece bir semt adı olmadığı insandır. Yüz üstü bırakıldığında omzunda ağladığın insandır. Çekinmeden ağzına gelen her şeyi saydığın ve bunu sevdiğinden dolayı yaptığını anlayan insandır. Takım arkadaşımdır. Aynı sahada emek verdiğim, aynı amaç uğruna beraber savaştığım insandır. Senin için sofrasına bir tabak daha koyan insandır.
Yılların eskitemediği insanlardır. Uzun süre sonra gördüğünde tüm gücünle sarıldığın, onunlayken kendini güvende hissettiğin insandır. En nefret ettiğin statta elli bin kişiye karşı omuz omuza verip beş kişi dayandığın insanlardır. Küçük bir bardak suyu paylaştığın insanlardır. Para konuşmadığın insandır. Ne olursa olsun, onların olduğu yerde asla sırtının yere gelmeyeceği hissini sana veren, seni her zor durumunda yardımıyla destekleyen insandır.
Sana kardeşim diyip her sırrını paylaşan, sana akıl danışan insandır. Cinsiyet gözetmeden sana her anlamda güvenen, uzakta olsa bile sana hep yakın olan, yanlışlarını görse bile yüzüne asla vurmayan insandır. ‘Bros before hoes’ felsefemi her zaman benimseyip benden vazgeçmeyen insandır. Aslında bu liste böyle uzayıp gider. Fazla da uzatmama gerek yok. Sadece ilk aklıma gelenleri yazdım.
Ben isterdim ki hayatımdaki o eksik parça hiç eksilmesin, beni ben olduğum için kabullensin ve yola onunla devam edeyim. Ama kendisi gitmeyi tercih etti. Dedim ya yapacak bir şey yok ben yine beklerim, bekliyorum da o sorun değil. Ama beni her daim bekleyen insanlar var zaten. Dostlarım, kardeşlerim var. Benimle üzülen, benimle sevinen insanlar var. Sevenlerimin olduğunu bilmek, ailemin sadece anne, baba, kardeş üçlüsünden olmadığını bilmek beni öyle mutlu ediyor ki.
Zaman geçer, insanlar değişir, dünya değişir. Bunlar olur. Ama benim adıma değişmeyen ve asla değişmeyecek şeylerin olduğunu bilmek çok sevindirici şeyler. Kadim dostlarım var, kardeşlerim var hatta üstadım olarak gördüğüm canımdan çok sevdiğim, benim için İzmir’in tek güzel yanı olan birisi de var:)
Gerçek dostluklar kötü anlarda belli olur derler ya. Ben dostlarımı, kardeşlerimi biliyorum. İyi günde kötü günde her daim benimleydiler ve olacaklar.
Kardeşlik demişken 24 Ocak günü 22.yaşına girecek Burak Küçükçerçi kardeşime buradan nice seneler dilerim. Onunla birlikteliğim çok eskidir ama sağlamdır, candır, canandır kendisi. Bu yazıyı en çok atfettiğim insanlardan biri olup, yazmamı sağlayan kişidir.
Yazımda bir tane dışında hiç isim kullanmadım. Birilerini unutup onları az da olsa kırmak istemedim. Benim kardeşlerim, dostlarım ve tabii ki üstadım kendilerini çok iyi biliyorlar:)
Son olarak; bu yazıyı tamamen içimden geldiği için yazdım. Yani insanların beni bu kadar sevmesi ve kabullenmesi gerçekten harika bir şey. Geçen yıllara, değişen dünyaya ve en önemlisi hatalarıma rağmen beni asla unutmayan ve unutmayacak insanlara olan minnetimi bir parça da olsa burada göstermek istedim.
İyi ki varsınız...
Not: Kendimi Hall of Fame gecesinde konuşan James Hetfield gibi hissettim. Tabii ki biraz havalandım o da ayrı bir konu:)
Not#2: R.I.P Cliff Lee Burton